MEŞHUR BEYİTLER

11 Ocak 2015 Pazar 21:45 tarihinde yayınlandı 1599 defa okundu
Bayram Ali KAVALCI Tüm Yazıları
Hak kulundan intikamın yine kul ile alır,
Bilmeyen ilm-i ledünni onu kul etti sanır!
Cümle eşyâ Hâlık’ındır, kul eliyle işlenir
Emr-i Bârî olmayınca sanma bir çöp deprenir.
Hakka tefviz-i ümûr et, ne elem çek ne keder,
Gelir elbette zuhûra ne ise hükm-ü kader.
Ne kadar ceht etsen de bir murada,
Nasip olmaz mukadderden ziyade.
Kimseye bâkî değildir mülk-ü devlet, sîm-ü zer,
Bir harap olmuş gönül tamir etmektir hüner.
Ne safa var şu cihânın sîm-ü  zerinde,
Bırakır hepsini insan hîn-i seferinde.
Ey Hoca! Sanma senden sîm-ü zer isterler,
Yevme Lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler.
Mâl u mülke mağrur olma, deme “Var mı ben gibi?”
Bir muhâlif rüzgâr eser savurur harman gibi.
Önce çalışmak sonra duâ, dinin esâsı,
Kabul olunur ancak, çalışanın duâsı.
Çeşm-i insaf ile bir bak; dünya misafirhanedir,
Bir mukîm âdem bulunmaz, ne acîb kâşânedir.
Bir kefendir âkıbet sermâyesi şah-ı gedâ,
Buna mağrur olan mecnun değil de yâ nedir?
Kuluna zulmeylemez aslâ Hudâ’sı
Herkesin çektiği kendi cezası.
Belâ gelmez kula, Hak yazmayınca,
Hak belâ yazmaz kul azmayınca.
İki cihan huzûru sığmış iki kelâma:
Dostlar ile mürüvvet, düşmanlarla müdâra.
Bana benden olur, her ne olursa,
Başım selâmet bulur, dilim durursa.
Son nokta, en son durak: gâyelerin gâyesi.
Bize mahsûs tek makam; O’na kulluk pâyesi.
Ölüm; kafesten kuşun çırpınarak uçması,
Ölüm; kuşsuz kafesin, kafesle buluşması.